21 Haziran 2012 Perşembe

Bitmez

Çok uzun zaman olmuştur kendine çeki düzen verip sokağa çıkmayalı. Çıkasın da yoktur zaten. Bi değişiklik olsun diye çıkarsın. Orta halli bir barda iki tek atarsın, etrafında sana iş atan bir iki kız olur mutlaka. Sen karşılık vermezsin. Onlarda bir zaman sonra vazgeçer zaten. O içinin sıkılması bir türlü geçmez. Hevesini alıp götüren o kadar şey vardır ki bir geceyle hiç biri bitmez.

Evin her köşesinde mutlak bir anın vardır. Tek tek her köşeyi dolaşıp bütün anıları gözden geçirirsin. Seviştiğin kadınlar, omzunda ağlayan kadınlar, dost sohbetleri, ailenle ettiğin kavgalar.. Gülünecek, ağlanacak bir sürü anı vardır ama sen ne ağlar ne de gülersin. Bakarsın sadece, bakıp bakıp susarsın. Onca yaşanmışlık vardır ki o evin her bir yanında ne kadar susarsan sus hiç biri bitmez.

Kitapların içinde boğulacak gibi olmuşsundur artık. Adamların her yazdığı kitabı ya takdir edecek birine ya da deliler gibi tartışacak birine ihtiyaç duyarsın. Bulamazsın öyle birini, kimsen kalmamıştır. Ama sen ''ne anlar oğlum insanlar benim okuduğum kitaplardan'' dersin. Avutursun işte kendini, avunmaların tesellilerin içinde kaybolursun. Öyle bir kayboluş ki bu , uçsuz bucaksız bir yol düşün, git git bitmez.

Bir gece yarısı öyle bir bunalırsın ki atlarsın arabaya, doğru otobana. Bomboş yollar da ibreyi sonda gördüğünde şu yolun sonu uçurum olsa keşke dersin. Halbuki ezberindedir tüm yol, uçurum falan yoktur yolun sonunda. Gidersin, gidersin, gidersin.. Geri dönüş vakti gelmiştir, bırak geri dönmeyi senin direksiyonu tutacak gücün yoktur. Bir vazgeçmişlikle dönersin eve. Saate baktığında pekte zaman geçmemiştir. O simsiyah gecenin karanlığı bir türlü bitmez.

Kaybettiklerini düşünürsün, gözlerin dolar. Yediremezsin kendine ağlarsın, bir güzel ağlarsın..İşte o an ihtiyacın olan tek şey bir urgan, bir taburedir. Bu sefer başarıcam dersin. Alkolle de alırsın gereken desteği, hazırsındır. Bakarsın etrafına, bir göz gezdirirsin. Hayatta tek inandığın şey olan o kutsal kitap ilişir gözüne. Takılır kalırsın, sonra gözlerini dikip yıukarıya ''Allah'ım affet'' dersin. Affetmeyeceğini adın gibi bilirsin, vazgeçersin. Bitmez, bu boktan hayat yine bitmez.

Uzattığın saçlarına bakarsın. Artık yakışmadığını da bilirsin, kestirmezsin. Gerçi sana yakışmayan ne varsa dokunmazsın artık, saçlarım da dursun dersin. Birbirine girmişlerdir. Biri olsa da düzeltse, oynasa, parmaklarını gezdirse dersin içinden. Hiçbiri olmaz. O'nun elleri değmiyorken tarağa bu şansı vermezsin. Kavgalara o kadar alışmışsındır ki ; sonu bir türlü gelmez. Saçınla, tarakla olan kavgan bile bitmez.

Ara sıra sohbetinin olduğu bir insanın dedesi ölür. Herkes yapmacık tavırlarla baş sağlığı diler, sen gülerek izlersin. En son sen dileyeceksindir, kimsenin kelimelerine benzemez dileğin. ''Ulan gelmiş doksan yaşına, adam öldü diye üzülüyorsun. Benim on dokuz yaşın da kardeşim öldü, sikerim senin üzüntünü'' diye orjinal bir başsağlığı dilersin. Hoş karşılamaz, ama içinden bu gelmiştir pek umursamazsın. Üç gün sonra unutacaktır acısını nasıl olsa. Ama senin içinde ki acı asla azalmaz, kıyamete kadar bitmez.

Senin içindekiler var ya ; bir gün olsun dinmeyecektir. Ama anlatamazsın insanlara. İlgi çekiyorsun derler, sen böyle biri değilsin derler, ciddiye almayıp güler geçerler. Seninse onlara beslediğin o yüce nefretin tek bir saniye bile bitmez..

Bitmemeli zaten, nefret yücedir. Öğrenirsin her insan da bulunmayacağını. Senin hissettiklerini saçma bulanlaraysa Eyvallah dersin, sadece Eyvallah. Dersin, diye diye bitmez..

Hadi Eyvallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder