Sana söyleyeceğim o kadar çok şey var ki. Hepsi dilimin ucunda. Fakat çıkmıyor hiç biri. Bu sonbahar günü, üşüyen ellerini ben ısıtmıyorum. Yağmur yağdığında hüzünleniyorsun, ben yokum. Ve bunların suçlusu kim onu bile bilmiyorum. Bu mevsimin tüm güzelliklerini bensiz yaşıyorsun. Üzüyor bu beni. Halbuki ne çok anımız var seninle bu mevsimde. Sırılsıklam ıslandığımda, ısındığım yer senin yatağın olmalıydı. Saçlarımı sen kurutmalıydın. Hala daha titrediğimi görüp, sen öpmeliydin beni. Sen öpmeliydin, benim içim ısınmalıydı.
Dudaklarından çıkacak tek bir kelimeye bile o kadar ihtiyacım var ki şimdi. Ağzından cümleler akmalıydı, bense dudaklarını izlemeliydim. Dudakların dans ederken, eşlik etmeliydim. Dudakların aşka çağırmalıydı, ben koşa koşa gelmeliydim. Dudakların ölüme çağırmalıydı, ben dudaklarında ölmek için can atmalıydım. Şimdiyse sesini bile duymuyorum. Unutmadım, sesin hala kulağımda. Gülüşün yalanlardan uzak, elvedalara yakın. Gülüşün ''herkese'' yakın, bana uzak. Gülüşün uzak bana, sen gibi.
Unutmadan söyleyeyim. ''Dur gitme'' diyemediğim için çok pişmanım. Sen giderken çınar gibi dimdik durup, sen gittikten sonra gözyaşlarına boğulduğum için çok pişmanım. Ama sen bunları asla bilmeyeceksin. Asla arayıp söylemeyeceğim bunları sana. Bir gün olur da yüz yüze gelirsek bir merhabadan ötesini bulamayacaksın. Sen bekleyeceksin, ben söylemeyeceğim. Senin için yanacak, belli edeceksin. Ben gözlerimi kaçıracağım, belli etmeyeceğim. Sonra sen gideceksin, ben izleyeceğim. Kaçıncı gidişin bilmiyorum, ama yine izleyeceğim.
Sana yazdığım kaçıncı mektup bu, inan saymadım. Zaten yazdıktan sonra sana sinirlenip yırtıp atıyorum çoğunu. Bazıları ağlatıyor, saklıyorum. Sözlerin olmadan ağlayabileyim diye. Ağlamak için bile sana ihtiyacım yok artık. Ne acı. Ne acı ki gözyaşlarımız bile birbirine karışmıyor artık. Dünyalara değişemem sandığımın silemiyorum gözyaşlarını. Ağlanacak halimize gülmüyoruz. Ağlanacak halimize ağlıyoruz. Sen ayrı bir yerde, ben ayrı bir yerde. Sen başka bir güne, ben başka bir ölüme.
Bak şu an güneş doğuyor. Sen uyurken, ben yine sana yazıyorum. Ben geceleri öldürürken, sen yeni gündüzlere doğuyorsun. Sen yeni hayatlara, yeni mutluluklara doğ yeni baştan. Ben üzülüyorum zaten ikimizin yerine. O güzelim yılları hatırla arada sırada yeter. Ve sen her gülüşünde beni an. An ki güneşim doğsun. An ki dinsin artık yıldırımlar. Sen an, ben sana doğayım..
Ama unutma ben hala sadece sana üzülüyorum.Sadece içimi yakan sensin. İçim bir sana yandı ya böyle; imkanı yok, yakamaz kimseler. Sen kaybolurken kalabalıklarda; ben hala sana ayırdım sol yanımı. Kimselere vermedim; gelir de doldurursun diye.
İnanıyorum ama. Sen bir gün geleceksin ve bitecek bu uzun hikaye..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder